|
2009, Volume 25, Number 3, Page(s) 126-131
|
|
DOI: 10.5146/tjpath.2009.01167 |
Pleural Giant Solitary Fibrous Tumor and Immunohistochemical Profile |
Nalan NEŞE1, Sadık YALDIZ2, Gülgün OVALI3, Aydın İŞİSAĞ1 |
Celal Bayar Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 1Patoloji, 2Göğüs Cerrahisi, 3Radyodiagnostik Anabilim Dalları, MANİSA, TÜRKİYE Departments of 1Pathology, 2Chest Surgery and 3Radiodiagnostics, Celal Bayar University, Faculty of Medicine, MANISA, TURKEY |
Keywords: Solitary fibrous tumor, CD34, Pleura |
|
Pleural solitary fibrous tumor is a rare and slow growing intrathoracic
neoplasm. It originates from submesenchymal cells of parietal
or, more commonly, visceral pleura. Although most cases follow a
benign clinical course, it has been reported that a malignant outcome
is seen in 7,5-37% of cases. We present here a case considered as
pleural solitary fibrous tumor with malignant potential. A 74-yearold
woman presented with dyspnea and computerized tomography
showed a mediastinal mass connected to the pleura. The tumor
was removed by surgery. Grossly, the tumor was lobulated, welldemarcated
and mostly encapsulated. Its weight was 754 gr. and it
measured 17x12x5.5 cm. The cut surface had a whorled appearance.
Focal necrosis and myxoid degenerative areas were noted.
Histopathologically, hypocellular areas characterized by uniform,
small spindle cells in a collagen rich stroma and hypercellular areas
were seen. The tumor had a prominent branching vascular network.
Although mitosis was infrequent, necrosis was common. Tumoral
cells were strongly immunoreactive for CD34, bcl-2 and vimentin by
immunohistochemistry. Cytokeratin, actin, S100, CD117 and desmin
were negative. The ratio of Ki-67 positive cells was 10%. The patient
was diagnosed as pleural solitary fibrous tumor with malignant
potential because of hypercellularity and presence of large necrotic
areas although increased mitosis and pleomorphism were almost
absent. There was no recurrence or metastasis 15 months after the
surgery. |
|
|
Soliter fibröz tümör (SFT), visseral ya da parietal plevranın
submezoteliyal mezenkimal hücrelerinden köken alan, yavaş
büyüyen nadir bir intratorasik tümördür 1-6. İnsidansı
yaklaşık 2.8/105 olarak saptanmıştır 5. Genellikle ileri
yaşlarda (6.-7. dekatlarda) ortaya çıkan bu tümör sıklıkla
büyük kitleler oluşturur (>8 cm) 1,7,8. Malign klinik
davranış ve rekürens oranı yayınlarda %7,5-37 arasında
bildirilmekle birlikte genellikle benign klinik gidiş sergilerler
2,7,9,10. Malign SFT tanısı histomorfolojik özelliklere
(mitoz, pleomorfizm, selülarite ve nekroz) dayanmasına
karşın klinik davranış çoğu olguda önceden belirlenemez
9,11. Sağaltım yöntemi tam cerrahi rezeksiyondur 2,7,12.
Sunulan olgudaki mediastinumu dolduran dev kitle
klinik, histopatolojik ve immünohistokimyasal (İHK)
özellikleriyle malignite potansiyelli plevral SFT olarak
değerlendirilmiştir. |
Top
Abstract
Introduction
Case Presentation
Disscussion
References
|
|
Yetmiş dört yaşında kadın hasta taşikardi, göğüs ağrısı ve
solunum sıkıntısı yakınmalarıyla başvurdu. Öyküsünde
asbest maruziyeti ve sigara kullanımı olmadığı saptanan
hastanın laboratuvar tetkiklerinde anormallik görülmedi.
Direkt radyografisinde (Şekil 1A) ve toraks bilgisayarlı
tomografi incelemesinde (Şekil 1B) mediasten sol tarafta
akciğerle yakın ilişkide yaklaşık 15 cm capında solid kitle
saptanması üzerine kitle tam olarak eksize edildi.
 Click Here to Zoom |
Şekil 1: Olgunun direkt radyografisinde (A) ve bilgisayarlı tomografisinde (B) mediasteni dolduran solid kitle izleniyor. Makroskopik incelemesinde (C) lobule konturlu, orta sertlikte, çoğu alanda kapsüllü kitlenin kesit yüzü (D) damar kesitlerinden zengin, beyaz renkli kollajenize alanlar, yanı sıra dejeneratif alanlar ve daha etsi görünümde alanlar içermekteydi. |
Ameliyat materyalinin makroskopik bakısında, ağırlığı 754
gr. boyutları 17x12x5,5 cm ölçülerinde olan tümör iyi sınırlı,
büyük ölçüde kapsüllü, sert kıvamlı ve lobuler kontürlüydü
(Şekil 1C). Kesit yüzü gri-beyaz renkli yer yer alacalı ve
“whorled” görünümlüydü (Şekil 1D). Kalsifikasyon ya da
noktasal kanama alanları dışında kanama gözlenmedi.
Miksoid dejeneratif değişiklik gösteren alanların yanı sıra
subkapsüler bir alanda 2,5 cm2'lik sarı-beyaz renkli nekroz
dikkati çekti.
Mikroskopik incelemesinde hyalinize stromadan zengin
hiposelüler ve hiperselüler alanlar gözlendi. Hiposelüler
alanlar geniş kollajenize ya da yer yer miksoid stroma
içinde uniform, sakin görünümlü, ince kromatin dağılımlı
ve belirsiz nükleollü nükleuslara sahip, iğsi hücreler ile
karakterliydi (Şekil 2A, B). Bu alanlar yanı sıra bir kısmı
yarık şeklinde ve geyik boynuzu şeklinde dallanan kapiller
damarlardan zengin, arada daha büyük çaplı damar yapıları
barındıran, üstüste binme gösteren daha iri nükleuslu iğsi
hücre demetlerinden oluşmuş hiperselüler alanlar gözlendi
(Şekil 2C). Makroskopik olarak tanımlanan alan dışında
da dejeneratif olarak tanımlanan alanların bir kısmında da
yaygın nekroz saptandı (Şekil 2D). Alınan 25 adet örneğin
tümü mitoz açısından değerlendirildi; 50 büyük büyütme
alanında ortalama mitoz sayısı 1'den az olarak saptandı.
Birkaç alanda daha epitelioid görünümlü poligonal
hücreler ve seyrek pleomorfik hücreler dışında selüler
pleomorfizm görülmedi. İHK incelemede tümör hücreleri
CD34 (Şekil 3A), bcl-2 (Şekil 3B) ve vimentin ile güçlü
ve yaygın pozitiflik gösterirken sitokeratin, aktin, S100,
desmin ve CD117 negatifti. Ki-67 proliferasyon indeksi
en selüler alanlarda yaklaşık %10 oraninda pozitifti (Şekil 3C). Östrojen reseptörü negatif iken, progesteron reseptörü
pozitif saptandı (Şekil 3D).
 Click Here to Zoom |
Şekil 2: Kesitlerde (A,B) kollajenden zengin stromada küçük nükleuslu, belirsiz nükleollü iğsi, uniform hücrelerden olusan hiposellüler alanlar; yanı sıra (C) daha iri nükleuslu, bazılarında nükleol belirginliği izlenen iğsi hücrelerden oluşan hipersellüler alanlar görüldü. (D) Nekroz nadir değildi (H&E, x200) . |
 Click Here to Zoom |
Şekil 3: Neoplastik hücreler (A) CD34 ve (B) bcl-2 pozitifti. (C) Ki67 proliferasyon indeksi en yoğun olduğu alanda yaklaşık %10 olarak değerlendirildi. (D) Progesteron reseptörü çoğu alanda pozitifti (x200). |
Olgu bu histopatolojik ve İHK bulguları eşliğinde malignite
potansiyelli SFT olarak rapor edildi. Tanıdan 15 ay
sonrasında hastanın kontrollerinde nüks ya da metastaz
saptanmadı, genel durumu iyiydi. |
Top
Abstract
Introduction
Case Presentation
Disscussion
References
|
|
Plevral SFT'ler yaklaşık %80-90 kadarı benign klinik gidiş
göstermesine karşın davranışı önceden belirlenemeyen
seyrek tümörlerdir 1-4. Olguların 2/3'ünde viseral
plevranın, kalan olgularda ise parietal, diyafragmatik ya
da mediasteni döşeyen plevranın submezoteliyal konnektif
doku hücrelerinden köken alırlar 2,6,7,10. Öksürük,
dispne ve göğüs ağrısı en sık semptomlardır ve büyük çaplı
tümörler daha yüksek oranda semptoma neden olurlar
1,5,8,12. 360 olguyu içeren çalışmalarında Briselli ve
ark., bu tümörlerin genellikle asemptomatik olduğunu,
seyrek olarak (%17), özellikle de malign formlarında
plevral efüzyon, hipertrofik osteoartropati (%10) ya da
hipoglisemi (%5) ile karakterli olduğunu bildirmişlerdir
10. Olgumuzda yalnızca kitle basısına bağlı semptomlar
görüldü. Genellikle BT'de belirgin vaskülaritesi nedeniyle
aşırı kontrast tutan bir kitle olarak izlenirler 13.
Makroskopik olarak sıklıkla iyi sınırlı, lobule kontürlü
büyük boyutlu tümörlerdir 2,9. Morfolojik olarak ise
damardan zengin kollajenize stromada “paternsiz” olarak
tanımlanan iğsi hücrelerden oluşurlar. Ayırıcı tanısında
mediasteni tutan bütün yumuşak doku tümörleri bulunur
14. Leiomyom, leiomyosarkom, rabdomyosarkom, malign
fibröz histiositom, sinovyal sarkom, vasküler tümörler,
nörofibromlar yanı sıra mezoteliyoma ve periferal akciğer
karsinomları da ayırıcı tanı antiteleri içerisindedir. Önceleri
benign mezoteliyoma olarak da yanlış olarak adlandırılmış
olan bu tümörlerin en sık karışabildiği antite olan malign
mezoteliyoma sıklıkla daha küçük boyutta kitle oluşturur
ve mediastene doğru büyüme göstermek yerine plevral
yüzeye doğru yayılım gösterir. Ayırıcı tanıda İHK çoğu
zaman koşuldur. CD34, bcl-2 pozitifliği, sitokeratin, S100,
aktin,desmin negatifliği ile diğer tümörlerden ayrılırlar 15-18.
SFT'ler seyrek olarak malign davranış sergilerler 2,7,11.
Sunulan olguda malign davranış potansiyeli England ve
ark., tarafından önerilen (1989) ve Dünya Sağlık Örgütü
(WHO) tarafından onaylanan kriterler temel alınarak
değerlendirilmiştir 9,11. SFT'lerle ilişkili, davranışı belirsiz
bir tümör grubu olan hemanjioperisitomlarla benzer olan
bu malignite kriterleri arasında yüksek mitotik aktivite (10
büyük büyütme alanında 4' den fazla sayıda mitoz), belirgin
selülarite, nekrozun varlığı ve pleomorfizm sayılmaktadır
9,11,20. Ancak England ve ark., bu kriterlerden birinin
varlığını malignite tanısı için yeterli olduğunu belirtmekle
birlikte bu konu henüz açıklık kazanmamıştir 9. Kriterler
net olmadığından benign ve malign olgular arasında
kalan olguların nasıl isimlendirileceği de açık değildir.
Ayrıca bu kriterler malign klinik davranışı net bir şekilde
öngörmemektedir. Bu durumun örnekleme hataları yanı
sıra bu tümörlerin morfolojik olarak da heterojen bir grup
olmasından ve malignitenin görece olarak hiperselülarite ve
pleomorfizm gibi subjektif kriterlere dayandırılmasından
kaynaklandığı düşünülmektedir 7. Arada kalınan olgular
için “Düşük malignite potansiyelli SFT” terimi önerilmiştir
21.
Olgumuzda makroskopik incelemede alınan ilk 17
örnekte hiperselüler alanlar görülmemiş olmasına
karşın sonradan alınan örneklerin çoğunda hiperselüler
alanlarla karşılaşılmıştır. Tümör çapı kesin bir kriter olarak
belirtilmemiş de olsa malign varyantlar genel olarak daha
büyük çaplıdır (>10 cm) ve parietal plevradan kaynaklanan
tümörlerin daha kötü prognoz gösterdiği söylenmektedir
2,4,5,8,9,20. Olguda, parietal plevra kaynaklı tümörün
artmış mitotik aktivite göstermemesi ve pleomorfizmin
fokal ve hafif düzeyli olmasına karşın büyük çaplı olması
(17 cm) ve yaygın hiperselüler alanlar ve nekroz içermesi
nedeniyle malign klinik gidiş potansiyeli belirtilmiştir.
Ancak, olgu iyi bir klinik gidiş sergilemiştir, izleminin 15.
ayında herhangi bir nüks ya da metastaz saptanmamıştır.
Plevral SFT'lerin östrojen reseptörü negatif fakat
progesteron reseptörü pozitif olduğu bilinmektedir 2,18.
Progesteron reseptör ekspresyonu kaybının kötü prognostik
gösterge olduğu Bongiovanni ve ark., 18 tarafından
belirtilmekle birlikte diger çalışmalarla bu durum desteklenmemiştir
2. Ek olarak SFT'ler genellikle sitokeratin
negatiftir, ancak bazı malign olguların sitokeratin eksprese
ettiği bildirilmiştir 19. Ki-67 proliferasyon indeksi yine
malign gidişli olgularda daha yüksektir 22.
Cerrahi olarak tümörün tam olarak çıkarılması seçilen tedavi
yöntemidir 3,4,8,10. En önemli prognostik kriter de tam
bir cerrahi rezeksiyondur 3,9. Ancak yine de inkomplet
hatta komplet rezeksiyon sonucu hem benign, hem de
malign morfolojik özellikler sergileyen tümörlerde lokal
rekürensler görülebilir 3,7,11. Bu nedenle tüm olgularda
yakın klinik izlem önerilir 4,15. Malign formların ve
parietal plevradan köken alan olguların rekürens riskinin
daha yüksek olduğu bildirilmiştir 2. Rekürenslerin de
cerrahi olarak tedavi edilebileceği önerilmiştir 2. Adjuvant
kemoterapi ve radyoterapi konusu tartışmalıdır 8,11.
Malign tümörlerin en çok karaciğer, santral sinir sistemi,
dalak, peritoneum, adrenal bezler, gastrointestinal trakt ve
kemiklere metastaz yaptığı bildirilmiştir 4.
Özetle, plevra kaynaklı malign SFT'ler literatürde daha
çok olgu sunumları şeklinde bildirildiğinden tedavilerini
planlamak ve prognozlarını belirlemek güç olmaktadır. 74
yaşındaki kadın hastaya ait parietal plevradan kaynaklanan
malign davranış potansiyeli olduğu düşünülen, 15. ayına
kadar iyi bir klinik gidiş sergileyen bir SFT olgusu İHK
bulgularıyla sunulmuştur. |
Top
Abstract
Introduction
Case Presentation
Discussion
References
|
|
1) Robinson LA: Solitary fibrous tumor of the pleura. Cancer Control 2006, 13:264-269 [ PubMed ]
2) Carretta A, Bandiera A, Melloni G, Ciriaco P, Arrigoni G, Rizzo N, Negri G, Zannini P: Solitary fibrous tumors of the pleura: immunohistochemical analysis and evaluation of prognostic factors after surgical treatment. J Surg Oncol 2006, 94:40-44 [ PubMed ]
3) Cardillo G, Facciolo F, Cavazzana AO, Capece G, Gasparri R, Martelli M: Localized (solitary) fibrous tumors of the pleura: an analysis of 55 patients. Ann Thorac Surg 2000, 70:1808-1812 [ PubMed ]
4) de Perrot M, Kurt AM, Robert JH, Borisch B, Spiliopoulos A: Clinical behavior of solitary fibrous tumors of the pleura. Ann Thorac Surg 1999, 67:1456-1459 [ PubMed ]
5) Sung SH, Chang JW, Kim J, Lee KS, Han J, Park SI: Solitary fibrous tumors of the pleura: surgical outcome and clinical course. Ann Thorac Surg 2005, 79:303-307 [ PubMed ]
6) Chan JK: Solitary fibrous tumour--everywhere, and a diagnosis in vogue. Histopathology 1997, 31:568-576 [ PubMed ]
7) Magdeleinat P, Alifano M, Petino A, Le Rochais JP, Dulmet E, Galateau F, Icard P, Regnard JF: Solitary fibrous tumors of the pleura: clinical characteristics, surgical treatment and outcome. Eur J Cardiothorac Surg 2002, 21:1087-1093 [ PubMed ]
8) Veronesi G, Spaggiari L, Mazzarol G, De Pas M, Leo F, Solli P, Pastorino U: Huge malignant localized fibrous tumor of the pleura. J Cardiovasc Surg 2000, 41:781-784 [ PubMed ]
9) England DM, Hochholzer L, McCarthy MJ: Localized benign and malignant fibrous tumors of the pleura. A clinicopathologic review of 223 cases. Am J Surg Pathol 1989, 13:640-658 [ PubMed ]
10) Briselli M, Mark EJ, Dickersin GR: Solitary fibrous tumors of the pleura: eight new cases and review of 360 cases in the literature. Cancer 1981, 47:2678-2689 [ PubMed ]
11) Guillou L, Fletcher JA, Fletcher CDM, Mandhal N: Extra pleural solitary fibrous tumour and haemangiopericytoma. In Fletcher CDM, Unni KK, Mertens F (Eds): World Health Organization Classification of Tumours. Pathology and genetics. Tumours of soft tissue and bone. Lyon, IARC Press, 2002, 86-90
12) Suter M, Gebhard S, Boumghar M, Peloponisios N, Genton CY: Localized fibrous tumours of the pleura: 15 new cases and review of the literature. Eur J Cardiothorac Surg 1998, 14:453-459 [ PubMed ]
13) Lee KS, Im JG, Choe KO, Kim CJ, Lee BH: CT findings in benign fibrous mesothelioma of the pleura: pathologic correlation in nine patients. AJR Am J Roentgenol 1992,158:983-986 [ PubMed ]
14) Moran CA, Suster S, Koss MN: The spectrum of histologic growth patterns in benign and malignant fibrous tumors of the pleura. Semin Diagn Pathol 1992, 9:169-180 [ PubMed ]
15) Flint A, Weiss SW: CD34 and keratin expression distinguishes solitary fibrous tumor (fibrous mesothelioma) of pleura from desmoplastic mesothelioma. Hum Pathol 1995, 26:428-431 [ PubMed ]
16) Brozzetti S, D'Andrea N, Limiti MR, Pisanelli MC, De Angelis R, Cavallaro A: Clinical behavior of solitary fibrous tumors of the pleura. An immunohistochemical study. Anticancer Res 2000, 20:4701-4706 [ PubMed ]
17) Chilosi M, Facchetti F, Dei Tos AP, Lestani M, Morassi ML, Martignoni G, Sorio C, Benedetti A, Morelli L, Doglioni C, Barberis M, Menestrina F, Viale G: bcl-2 expression in pleural and extrapleural solitary fibrous tumours. J Pathol 1997, 181:362- 367 [ PubMed ]
18) Bongiovanni M, Viberti L, Pecchioni C, Papotti M, Thonhofer R, Hans Popper H, Sapino A: Steroid hormone receptor in pleural solitary fibrous tumours and CD34+ progenitor stromal cells. J Pathol 2002, 198:252-257 [ PubMed ]
19) Cavazza A, Rossi G, Agostini L, Roncella S, Ferro P, Fedeli F: Cytokeratin-positive malignant solitary fibrous tumour of the pleura: an unusual pitfall in the diagnosis of pleural spindle cell neoplasms. Histopathology 2003, 43:606-608 [ PubMed ]
20) Gengler C, Guillou L: Solitary fibrous tumour and haemangiopericytoma: evolution of a concept. Histopathology 2006, 48:63-74 [ PubMed ]
21) Weiss SW, Goldblum JR (Eds): Enzinger and Weiss's Soft Tissue Tumors. 5th ed., Philadelphia, Elsevier, 2008, 1093-1160
22) Sun Y, Naito Z, Ishiwata T, Maeda S, Sugisaki Y, Asano G: Basic FGF and Ki-67 proteins useful for immunohistological diagnostic evaluations in malignant solitary fibrous tumor. Pathol Int 2003, 53:284-290 [ PubMed ] |
Top
Abstract
Introduction
Case Presentation
Discussion
References
|
|
|
|