|
2007, Volume 23, Number 2, Page(s) 068-073 |
|
Türkiye’de patolojinin gelişimi |
Alp USUBÜTÜN, Gökhan GEDİKOĞLU |
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı, ANKARA |
KEY WORDS :
Patoloji, tarih, otopsi |
Otopsi, patoloji biliminin gelişmesinde bir araçtır. Batı dünyasında Rönesans ile yaygınlık kazanmaya başlayan diseksiyon (teşrih) Osmanlı’da ancak 19. yüzyılda yapılabilmiştir. Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi Osmanlı’da tıp eğitiminde diseksiyonun gerekliliğini dile getiren bilinen ilk hekimlerdendir. Ancak Osmanlı’da ilk diseksiyon “Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şâhâne”nin kuruluşuna da katkıda bulunan Dr. Charles Ambroise Bernard tarafından 1843’de gerçekleştiriyor. 1827’de kurulan ve Osmanlı’da tıp eğitiminin ilk modern aşaması olan Tıphane ve Cerrahhane-i Amire’de patoloji dersi verilmemektedir. Osmanlı’da ilk patoloji dersleri de “Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şâhâne”de verilmeye başlıyor. Almanya’da anatomik patoloji eğitimini tamamlayan Dr. Hamdi Suat (Aknar) İstanbul Darülfünunu Tıp Fakültesi anatomik patoloji hocalığı yapıyor ve modern anlamdaki ilk patoloji bölümünü oluşturuyor. “1933 Üniversite Reformu” ile Darülfünun kapatılıyor ve “Üniversite Reform Komisyonu” aracılığıyla Hitler iktidarından kaçan birçok bilim insanına İstanbul Üniversitesi’nde çalışma olanağı sağlanıyor. Dr. Philipp Schwartz hem bu çok sayıdaki saygın bilim insanının ülkemize gelmesine önayak oluyor hem de İstanbul Üniversitesi’nde Patoloji kürsüsünde bir çok ilki gerçekleştiriyor. Patoloji eğitiminde pratik derslerin ağırlığı artıyor, Türkiye’de ilk kez klinikopatolojik toplantılar yapılıyor ve bilimsel otopsiler yaklaşık yılda 1000 sayısına ulaşıyor ve her öğrenci mutlaka bir otopsi izliyor. Türkiye’de patolojinin temellerinin atıldığı günlerden bu yana çok önemli gelişmeler oldu ve bugün ülkemizde dünyadaki gelişmeleri izleyen çok sayıda patoloji bölümü vardır.
|
|
|
|