For this purpose, representatives of 4 Universities, 5 State hospitals and Gülhane Military Medical Academy have prepared 2 types of questionnaires in order to the serving capacities of their institutions and the opinions of the tutors working in that departments on training of pathology residents.
According to the results, the number of biopsy and cytological materials together with number of faculty is sufficient for all institutions. Both histochemistry and immunohistochemistry have been applied in all institutions. However, only one state hospital has been performing immunoflourescence technique. It is noticeable to see 2 state hospitals do not have any documents on written job description, which summarizes the authority and responsibility of the pathology residents. Another significant conclusion is that the answers of the tutors for the assistant's job description and their responsibility in the training process are very heterogeneous. Time spent for gross examination by tutors was found to be insufficient by 58% of themselves. Although “written feedbacks for residents and tutors” is only being applied in 2 Universities, the majority of the tutors who have participated in the questionnaire have agreed upon the necessity of them for all institutions (95.4% and 93.8%, respectively).
Bu çalışmanın amacı, Ankara'da patoloji uzmanlık eğitimi veren on kurumun eğitim alt yapısını ve eğiticilerin eğitime bakış açılarını, anket çalışması ile ortaya koymaktır.
Anket formu 1: Eğitim kurumlarının alt yapı ve eğitim programlarını belirleme anketi.
Anket formu 2: Eğiticilerin patoloji uzmanlık eğitimine bakış açıları anketi.
Asistan sayılarına bakıldığında, 4 üniversite hastanesinin 3'ünde 5-7 arası, birinde sekizden fazla, eğitim hastanelerinin ikisinde 8 den fazla, ikisinde 5-7 arası asistanın görev yaptığı saptandı. GATA'daki asistan sayısı 2-4 arasında idi. Bu rakamlardan elde edilen ortalamalara bakıldığında, asistan başına düşen ortalama eğitici sayısı üniversiteler için 1-2.6, eğitim hastaneleri içi 0.8-2.4, GATA için 2.7-5.5 arasında bulundu.
Tablo 1'de ayrıntılı olarak verilen kurumların biyopsi ve sitoloji sayıları, kurumların asistan sayısı ile karşılaştırılarak, üniversiteler, eğitim hastaneleri ve GATA için bir asistanın yıllık incelediği ortalama vaka sayıları hesaplandı (Tablo 2).
Tablo 1: Eğitim kurumlarının yıllık biyopsi ve sitoloji materyali ve asistan sayıları.
Tablo 2: Kurumlarda çalışan asistanların incelediği yıllık ortalama olgu sayıları.
Kurumlarda eğitim için ayrılan sürelere bakıldığında, üniversitelerde makale, olgu sunumu, ders ve seminerler için ayrılan asgari sürenin ayda 4 saat, azami sürenin ise ayda 17 saat olduğu görüldü. Bu süreler eğitim hastaneleri için sırası ile ayda 2 saat ve ayda 7 saat idi. Klinikopatolojik toplantıların da benzer şekilde üniversitelerde eğitim hastanelerine göre daha fazla yapıldığı dikkati çekti; üniversitelerde haftada asgari 12 saat, azami 24 saat, eğitim hastanelerinde ayda asgari 1 saat, azami 12 saat.
Tüm üniversitelerin ve eğitim hastanelerinden ikisinin, asistan eğitiminde uyguladıkları günlük, haftalık ve yıllık ders programları olduğu görüldü. Eğitim hastanelerinin sadece birinde böyle bir düzenlemenin olmadığı dikkat çekici idi. Bir eğitim hastanesinde yıllık programın olduğu görüldü. GATA'nın haftalık ve yıllık ders programı olduğu tespit edildi.
Çalışmaya katılan tüm kurumlarda histokimyasal ve immünhistokimyasal incelemelerin yapılabildiği görüldü. Buna karşın immünflöresan inceleme üniversiteler ve GATA hariç sadece bir eğitim hastanesinde uygulanmakta idi. İmmünflöresan boyama tekniğini kullanmayan bir eğitim hastanesinin SISH tekniğini kullandığı belirlendi. Tüm üniversitelerde elektron mikroskopi ünitesi ile birlikte moleküler çalışmaların yapıldığı belirlenmiş olmasına karşın, eğitim hastanelerinin hiçbirinde elektron mikroskopik inceleme yapılmadığı görüldü. GATA'da, elektron mikroskopunun yeni alındığı ve PCR ile birlikte kurulma aşamasında olduğu bilgisine ulaşıldı.
Tüm kurumlarda güncel literatür takibi amacı ile kullanılan veritabanı ya da ücretsiz kullanım hakkına sahip bir kütüphane üyeliği bulunduğu görüldü.
Bir eğitim hastanesi hariç tüm kurumlarda ek mesai yapıldığı tespit edildi. Bu süre üniversite hastanelerinin %50'si, eğitim hastanelerinin %40'ı ve GATA için 4 saatten fazla idi. Üniversitelerdeki minimum ek mesai saati 2 saat, eğitim hastanelerinde ise 1 saat idi. Bir eğitim hastanesinde ek mesai yapılmadığı belirlendi.
İki üniversite hariç, diğer kurumlarda hem eğiticiler hem de asistanlar için uygulanan bir yazılı geri bildirim programı olmaması dikkat çekici idi.
Tüm üniversitelerde ve GATA'da, asistan yetki ve sorumluluğunun farkındalığı açısından uygulanmakta olan bir eğitim programı, asistan kişisel eğitim dosyası, asistan karnesi ve asistan eğitimi ile ilgili bir birim olduğu görüldü. Buna karşın 2 eğitim hastanesinde bu dokümanların herhangi birinin ya da eğitim ile ilgili bir birim olmaması çarpıcı idi. İki eğitim hastanesinde eğitimden sorumlu bir birim olmasına karşın, sadece eğitim programının olduğu ve kişisel eğitim dosyası ile karnelerin düzenlenmediği görüldü. Sadece bir eğitim hastanesinde asistan kişisel eğitim dosyasının kullanıldığı belirlendi.
İlgili kurumlarda çalışan eğiticilere dağıtılan 2. ankete toplam 65 eğitici katıldı.
Eğiticilerin asistanların görev tanımlarına ve kendilerinin eğitimdeki sorumluluklarının ne olduğuna ilişkin sorulara verdikleri cevaplar oldukça farklı idi ve kısaca Tablo 3 ve Tablo 4'de özetlenerek sunuldu.
Tablo 3: Eğiticiler açısından “asistanların görev tanımları”.
Tablo 4: Eğiticiler açısından, eğiticilerin asistan eğitimindeki sorumlulukları.
Eğiticiler tarafından, kendilerinin mikroskopi eğitimine ayırdıkları sürenin yetersiz olduğunu düşünen 13 kişi (% 20), makroskopi eğitimine ayırdığı sürenin yetersiz olduğunu düşünen 38 kişi (%58), yapılandırılmış eğitime ayırdığı sürenin yetersiz olduğunu düşünen 20 kişi (%31) vardı. Bu oranın özellikle makroskopi eğitimi için %58 gibi yüksek bir oran olması dikkat çekici idi.
Bu çalışma kapsamındaki kurumların sadece ikisinde, hem asistanlar hem eğiticiler için yazılı geribildirim uygulanıyor olmasına karşın, geribildirim uygulamasının yapılması gerekliliği konusunda neredeyse tam fikir birliği olduğu görüldü. Asistanlar ve eğiticilerin her ikisi için de geri bildirim uygulaması yapılması gerektiğini düşünenlerin oranları sırasıyla %95.4 ve %93.8 idi.
Ankete katılan 65 eğiticinin % 89'u (58/65 kişi) asistan sınavının bir gereklilik olduğunu düşünüyordu.
Benzer şekilde, bir asistanın uzmanlık eğitimi sırasında araştırma yapması da bir gereklilik olarak %78.5 oranında (51/65 kişi) kabul gördü.
“Kurumunuzda eksik olduğunu düşündüğünüz alan ya da alanlar ile ilgili rotasyona sıcak bakıyor musunuz?” sorusunun cevabı %96.9 oranında (63/65 kişi) “evet” oldu. Kurumların ihtiyaç duyduğu rotasyon konuları, aynı kurumların eğitim verebilecekleri rotasyon konuları tablo 5 de sunulmuştur.
Anket sonuçlarından çıkan bir başka çarpıcı gözlem de, eğiticiler tarafından asistanın görev tanımı ile birlikte kendilerinin asistan eğitimindeki sorumluluklarının oldukça geniş kapsamlı yapılmış olmasıdır. Bu durum, kurumlar arası bir eğitim standartının belirlenmemiş olmasından kaynaklanıyor olabilir.
Günümüzde tıp fakültesi öğrencilerinin de eğitiminde uygulanmakta olan yazılı geri bildirimlerin, sadece 2 üniversitemizde uygulanıyor olmasına karşın, hem eğitici hem asistanlar için sırasıyla %93.8 ve %95.4 gibi çok yüksek oranlarda yapılmasının uygun bulunması, bu konudaki eksikliği ortaya koymuştur.
Mikroskopi ve yapılandırılmış eğitimle karşılaştırıldığında, eğiticilerin makroskopi eğitimine ayırdığı süre, ankete katılan 65 eğiticiden 38'i (%58) tarafından yetersiz bulunmuştur. Pek çok kurumda, makroskopik örneklemeyi asistanların yaptığı dikkate alınır ise, tanı kalitesi açısından eğitimciler tarafından bu konuya daha fazla zaman ayrılması gerektiğini söylemek yanlış olmaz.
Sonuç olarak, patolojide asistan eğitiminin bir standardizasyona kavuşmasının patolojide eğitim kalitesini yükselteceğine inanıyoruz.